Dertdeva Teyze

Dertdeva Teyze

24 Kasım 2014 Pazartesi

ARKASI YARIN -3-

AHH  NEBAHAT  !

(Görsel internetten alıntıdır)
          Yazları, genelde ılıman bahar tadında, kışları ise oldukça soğuk geçen bu dağlık köyde güneş, yaz mevsiminin son ayı olmasına rağmen ortalığı kavuruyordu. 
Hatta anlatırlardı; sınırda askerliğini yapmak için sıcak bölgelerden gelen gençler her daim soğuktan üşüyüp gocuklarını giymekten bıktıkları zaman komutanlarına sorarlarmış;
Erler: '' Komutanım yaz ne zaman gelecek bu memlekete'' diye. 
Komutanları ise:'' Ağustos ayındayız zaten, çocuğum ne yazı? yaz bitiyor'' dermiş.
Bu nedenle, buralar da ender rastlanırdı bu sıcak havalar. 
         Nebahat'in hayatına üç senedir ortak olan ve ikiz gibi büyüyen kardeşinden hariç, şimdi yeni bir kardeş daha geliyordu. Nebahat'in annesi, kendi ve erkek kardeşinde olduğu gibi bu kardeşini de tatillerinde aile büyüklerini ziyarete geldikleri bu köyde dünyaya getirecekti. Çünkü babası, iş için yurt dışına çıkmış ancak bu doğumunda annesine yanında olacağına söz vermiş olmasına rağmen gelememişti.
Allah'tan Nebahat'in annesi ebe olduğu için diğer doğumlarında olduğu gibi bunda da pek panik yaşanmamıştı.
          Sancıları başlayınca Nebahat'i, kardeşini ve üç kuzenini bulundukları odadan alelacele çıkarmışlardı. İlk anlar hiçbir şey anlamayan şaşkın Nebahat daha sonra, kardeşinin dünyaya geleceğini bu nedenle odaya alınmayacaklarını fark etmişti. Meraktan da ölüyordu. Kardeşini suç ortağı olarak yanına alıp tavan arasına çıkmaya karar verdi. Daha önce babaannesi bir kere çıkarmıştı çatı aralığına. Ne muazzam bir yerdi burası. Her yer gizemli, keşfedilmeye hazır, bulmaca gibi bir yer olan bu çatı aralığında saatlerce sıkılmadan kalıp, kurcalamak ne zevkli olurdu diye düşünmüştü o zaman. Köy evinin avlusunda, çatı aralığına çıkmak için tahta duvara dayalı her daim bir merdiven dururdu. Kalaslardan yapılmış, sağlam ama basit bu merdivenden daha önce tek başlarına hiç çıkmamışlardı. Çünkü basamak aralıkları bacak boylarından, daha büyüktü. O dönemlerde  Nebahat dört, kardeşi ise üç yaşlarındaydı. Ancak Nebahat, fark etti ki kaç yaşında olursa olunsun insan da ki merak, korku falan hissettirmiyormuş. Çatıya çıkmayı başaran kardeşler, birinci etabı zorda olsa atlatmışlardı. Şimdi sıra annelerinin bulunduğu odanın hizasını hesaplayıp, yarı loş bu ortamda molozlar ve kirişler arasından atlaya zıplaya gidebilmekti. Annelerinin bulunduğu odanın bölümüne dikkatli ve sessizce gelerek ikinci etabı da atlatmış oldular. Sıra ellerinde Büyükbabalarının takım çantasından yürüttükleri Burgu Aleti ile zemine delik açmaya gelmişti. 
(Merak edenler için, internette aradım ancak bulamayınca; size resmini çizdim. Fikir sahibi olabilmeniz adına)
Odada annesini ve kardeşini görebileceği yeri tahmin ederek tahta zeminde, burgu aleti ile ilk deliklerini açtılar. Kapı çıkışına denk gelen delikten, tek gözleri ile aşağıya bakınca sadece giren çıkan ve elinde bir şeyler taşıyan halasını ve babaannesini görebilmişlerdi. Sonra bir delik daha, sonra bir delik daha açmışlardı. Deliklerin sayısı tam yedi tane olmasına rağmen tutturamamışlardı. Zaman ilerlemiş; yorulmuş, enerjileri de kalmamış olmasına rağmen hiç bir şey görememişlerdi. Aşağıya inmeye karar verdiler. Geri dönüşler ve merdivenden inişleri çıkışları kadar kolay olmamıştı. Allah'tan amcaları yetişmişti de inmelerine yardım etmişti. 
Bebek ağlama sesini duyunca o şamata da açık kalan kapıdan içeri sızıverdiler. İki kardeşi fark edip dışarı çıkarılana dek gördüklerini heyecanla, köyde hem salon hem mutfak olarak kullanılan odada diğer aile efradına anlatıyorlardı. 
Nebahat : ''Kardeşimin başı kavun gibi büyük ve çok uzun'' demişti, bağıra bağıra.
Kardeşi ise göbek bağını yanlış algılayıp, Şaşkın yüz ifadesi ile ''kardeşim erkekmiş, ama çok uzuuuun pipisi var '' demişti.
O zamanlar kendilerinin anlamadığı sonradan fark edecekleri bir kahkaha tufanının kopmasına sebep olmuşlardı.
Ertesi günü Büyükbabaları alet çantasının kurcalandığını fark edip çatı aralığından oda tavanının, delik deşik olduğunu görünce sinirden kıpkırmızı olup bağırmaya başladığın da, bizim iki kardeş soluğu bahçede almışlardı. Korkudan akşama dek büyükbabalarının gözüne gözükmemişlerdi. 
Nebahat'in dört yaşındayken yaptığı bu yaramazlık, son olmayacaktı da... 

- Dertdeva Teyze -


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder